Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörlüğü -

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

gelişim üniversitesi
  1.   Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörlüğü
  2. Haberler


8 Mart Dünya Kadınlar Günü


İstanbul Gelişim Üniversitesi Bağımlılıklarla Mücadele Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel paylaşımlarda bulundu.


Birleşmiş Milletler tarafından bu şekilde tanımlanmış olarak her yıl 8 Mart'ta kutlanan uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdiği mücadelenin başlangıcı olan ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’, kadınlar için sosyal siyasi ve ekonomik anlamda bilinç oluşturulması için bir fırsat günüdür. Toplumların gelişmişlik ölçülerinden biri, kadınlara verilen değer, aldıkları eğitim, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel hayatta edindikleri yerdir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Türk kadınına büyük değer vermiş, Türk Kadını siyasi ve toplumsal hayatta birçok dünya devleti kadınından önce söz sahibi olmuştur. Kadını ve erkeğiyle yürütülen mücadelelerle kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşımızdan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde bütün vatandaşlar eşit ve özgür bireyler olarak demokratik bir yönetime kavuşmuşlardır. Vatandaşların temel hak ve özgürlükleri anayasa ve diğer yasalarla güvence altına alınmıştır. Atatürk'ün kadın konusundaki düşünceleri evrensel niteliktedir. Atatürk 1923 yılında "Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir" demekte ve "Toplumun başarısızlığının asıl sebebi kadınlara karşı olan bilgisizlikten gelir, bir toplumun bir organı faaliyette iken diğer bir organı işlemez ise o toplum felç olur" sözleri ile çağdaş bir görüşü yansıtmaktadır.

Aile yaşamının ve bireyler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinde en geniş kapsamlı ve kadını en çok ilgilendiren yasal düzenleme Türk Medeni Kanunu olmuştur. Kadın-erkek arasında tam bir eşitlik olması gereğine gönülden inanan Atatürk, ilk olarak 1933 yılında kadınların belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde etmelerini sağlamıştır. Bunu takiben bir yıl sonra 5 Aralık 1934 yılında Türk kadını seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir.  Bu haklar Fransa'da 1944, İtalya'da 1945, Yunanistan'da 1952, Belçika'da 1960 ve İsviçre'de ise 1971 yılında kadınlara verilmiştir.

Kadın, aile ve toplum arasındaki en önemli bağdır. Toplumsal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Bu nedenle aile sistemi içinde kadının yani annenin fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden iyilik hali, sağlıklı olması geleceğimizin temeli olan sağlıklı çocukların yetişmesi açısından çok önemlidir. Bu nedenle kadın sağlığı ve anne sağlığı aslında iç içe geçmiş kavramlardır. Kadın sağlığı dediğimizde; kadına yönelik şiddeti de vurgulamak gerekir. Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan ve kadınları etkileyen cinsiyete dayalı ayrımcılık ile fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmeleriyle veya acı çekmeleriyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel her türlü tutum ve davranış, kadına yönelik şiddettir. Fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve sözlü şiddet olabilir ve her biride bir diğerinden daha az travmatik değildir. Şiddet kadın sağlığını tehdit eden en önemli unsurdur. Bu durumun çözümünde de multidisipliner yaklaşım önemli olup; eğitim, sağlık, ekonomik, sosyal ve  hukuki desteğin birlikte verilmesi önemlidir. Şiddete ve istismara uğrayan bir annenin sağlıklı çocuklar yetiştirmesi ve güvenli bir aile içi iletişim sağlanması mümkün olmayacaktır.

Kadının statüsü o toplumdaki kadının eğitimi, gelir düzeyi, çalışma durumu, sağlığı ve doğurganlığı, aile ve toplum içindeki rolü gibi birçok faktörle değerlendirilmektedir. Kadının statüsünde; aldığı eğitim ve ekonomik özgürlüğü belirleyici olup; cinsiyetler arası farklılıkları zenginliğimiz olarak görmek ve kadınların erkeklerle olan ilişkilerinde bireyselleşmiş, bağlı fakat bağımlı olmayan şekilde ilişkiler geliştirmesini sağlamak önemli olacaktır.

Kadın sağlığı, kadının yaşam boyu fiziksel, psikolojik, sosyal gereksinimlerine odaklanır. Aile ve toplumdan kaynaklanan psiko-sosyal etkenler, sağlık hizmetlerinin kalitesi, toplumsal cinsiyet, kadının bireysel sağlık durumu, doğurganlık davranışı, eğitimi ve istihdamı gibi pek çok faktör kadın sağlığını etkilemektedir. Sağlıklı bir toplumun güçlü temeli ancak, kadın sağlığının geliştirilmesi ile oluşturulabilir. Kadın sağlığının geliştirilmesinde, kadının toplum içindeki statüsünü ve sağlığını olumlu yönde arttırıcı sosyal proje ve stratejilere yer vermek, eğitim düzeyini yükseltmek, nitelikli işgücü olanaklarını ve her alanda kadın erkek eşitliğini sağlamak, toplum içinde kadın sağlığına ilişkin taramaları desteklemek, kadınların bireysel sağlıklarına ilişkin farkındalığını arttırmak, kadınlara sağlıklı ve kaliteli yaşamayı öğretmek olmalıdır.

Her türlü bağımlılıktan korunmaları (tütün, alkol, madde ve teknoloji) ve sağlıklı yaşam davranışları olarak belirttiğimiz yeterli ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite, düzenli uyku ve stres yönetiminin sağlanması tüm bireyler gibi kadın sağlığının korunup geliştirilmesinde de önemli olacaktır.

Haberler