Dr. Öğr. Üyesi Nurten ELKİN konuşmasında; Kanser, dünyada ve ülkemizde sebebi bilinen ölümler arasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Aynı zamanda yüksek tedavi maliyetleri nedeniyle ülkelerin ekonomisinde ve iş gücünde çok ağır kayıplara neden olmaktadır. Oysa erken teşhis edildiğinde tedavinin mümkün olduğu ve yaşam kalitesinin artırılabildiği kanser türleri olduğu düşünülürse korunmanın önemi daha da artmaktadır.
Halkı bilgilendirme/bilinçlendirme/farkındalık kazandırma çalışmalarına yoğunluk verilmesi amacıyla düzenlenen “1- 7 Nisan Kanser Haftası” etkinlikleri, kanser mücadelesinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bilgilendirme, bilinçlendirme ve farkındalık oluşturma çalışmalarının yılın bir haftası ile sınırlı tutulmayıp yıl boyunca sürdürülmesinin akılda tutulması kanser mücadelesinde önemli kazanımlar sağlayacaktır. %90 çevresel, %10 oranında ise genetik faktörlere bağlı olarak gelişmekte olan kanserlerin, çevresel faktörler arasında yer alan; tütün kullanımı, alkol tüketimi, fazla kilolu ve/veya obez olma ve enfeksiyonlara maruziyetin engellenmesi yolu ile günümüzde %30-%50 oranında önlenebileceği bilinmektedir. Özellikle ortaya çıkışının önlenebildiği, taramalarla ölümün engellenebildiği ve erken teşhis edildiğinde tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği kanser türleri göz önüne alınırsa korunmanın önemi daha da artmaktadır. Sigara tüm dünyada kanserin en önemli önlenebilir nedenidir.
Günümüze kadar yapılan birçok çalışma ile tütün kullanımının insan sağlığı üzerindeki zararlı etkileri güçlü epidemiyolojik verilere dayalı olarak ortaya konulmuştur. Tütün kullanımı dünya çapında önlenebilir ölümlerin en önde gelen nedenidir. Bugüne kadar yapılmış sayısız bilimsel araştırma sonucu göstermektedir ki tütün kullananların yarısı tütünle ilişkili bir hastalık yüzünden kaybedilmektedir. Tütün kullanımı ile ilişkili ölüm oranlarının çoğu, Aterosklerotik Kalp Hastalığı (ASKH), Kanser ve Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığına (KOAH) bağlıdır. Tütün kullanımı, akciğer dışındaki pek çok organda kanser de dahil olmak üzere diğer birçok akut ve kronik hastalık riskini artırır. Ayrıca yaşanılan (COVID-19) sürecinde tütün ürünlerinin kullanımına bağlı gelişen hastalıklar, ağır COVID-19 hastalığı için doğrudan birer risk faktörü oluşturmuştur.
Tütünün içinde binlerce çeşit kimyasal madde bulunmaktadır. Kanserojen olarak da bilinen ve tütünün içinde yer alan onlarca maddenin bir kısmının kanseri doğrudan tetiklemekte, bir kısmının da kanseri tetiklediğinden şüphelenilmektedir. Bu kanserojen maddeler içerisinde özellikle PAH’lar ve N-nitrozaminler, aromatik aminler, etilen oksit, 1,3- butadiyen ve oksiradikal hasara yol açan maddeler olarak önem taşımaktadırlar. Bu karsinojenler mukoza ve akciğerler tarafından yutularak ya da emilerek etki göstermektedirler. Laboratuar çalışmalarında tütün dumanında bulunan karsinojen madde DNA ikili formasyonu kansere neden olduğu gösterilmiştir. Ancak kanser gelişimi çok fazla bireysel farklılıklar göstermektedir. Sigara içenler özellikle akciğer, larinx, özefagus ve baş-boyun kanserlerine yakalanma konusunda yüksek risk taşımaktadır. Ayrıca sigara ile lösemi, pankreas, böbrek, mesane ve servix kanseri arasındaki ilişki kanıtlanmıştır. Tütün kullanımının bırakılması kullanıma bağlı ikinci bir malignitenin gelişme riskini azaltır ve kanser tedavisinin sonuçlarını iyileştirir. Yapılan çalışmalarda kanser hastalarının tanı ve tedavi sürecinde dahi tütün kullanımın bırakılması kansere bağlı yaşam süresini uzatmaktadır” dedi.